adalet tanrıçası kabartma

adalet tanrıçası kabartma
adalet tanrıçası kabartma

26 Kasım 2011 Cumartesi

Nar, polyester nar

Hobi çalışması yapanlar , güzelce boyayıp bezeyip, evlerine bereket getirmesi için bir süs objesi olarak kullandıkları gibi sevdiklerine hediye ediyorlar. veya satarak bütçelerine katı sağlıyorlar

incili çerçeve toprak eskitme boyalı

Bir süt üreticisinin feryadı

sayın ....bey, öncelikle hayvancılıkla ilgili kaleme aldıgınız yazınızdan dolayı size cok teşekkür ederim.ben ç..... m..... ilcesine baglı s..... köyünden bir süt inekciligi yapan bir yetiştiriciyim.bu işe başladıgım güne lanet olsun..... bey 2010 temmuz sonlarında %5.2 faizle hayvancılık kredisi cektim.akabinde agustosda faizler sıfırlandı ama biz haksızlıga ugradık bizimki faizli olarak devam ediyor.bundan sonra inek fiyatları öyle bir tavan yaptıki bir gebe düveyi 8000 tl ye aldım izmir tireden.ve biz bu sektöre girdik sütün litresi 50 krs a kadar düstü .dışardan ithal et girdi canlı hayvan girdi benim aldıgım 8000 tl lik inek düştü 3500 tl ye.bir yılda sadece bir inekte kayıp 4500 tl.bunlar yalan degil efendim tamamen dogrudur.simdi bir pelet yemin kg fiyatı 85 kr.tarım bakanlıgının size verdigi cevaptaki rakamlar cok büyük ama burada illizyon oyunu var.bana türkiye geneli degil hayvan başına düşen gelir gider hesabı yapsınlarda göreyim.şimdi bir inek günlük ne yiyor onun hesabını verecegim
10kg pelet yemx85 krs=9.5 tl
6 kg fig yonca otu x 60 krs=3.5 tl
6 kg sap balyası x 25 krs =1.5 tl
3 kg küsbe x 10 krs= 0.3 tl
şimdi günlük minumum yem maliyeti ortalama 15 tl.bunun tuzu suyu elektrigi derken günlük 1 tl de burdan masraf düşüyor =16 tl.birde bu hayvancılıgn kanını emen veterinerlik hizmetleri var.bir suni tohumlama 100 tl.tutsun tutmasın her tohumlama 100 tl.bazen bir inek 4-5 sefer tohumlama yapılıyor.benim 8 inegim var defter tuttum sadece veterinere verdigim para 4500 tl.bu şaka degil .... bey gercek.en kötü antibiyorik 100 cc lik igne 30 tl.daha nelerrr neler.bir kere bu işe girdim bir akrabamın dairesini ipotek verdim.şu işten bir kurtulsam kurban kesecegim.ama kurtulmam imkansız bunun sonucu intihara kadar gider bence.itibarım sarsılacak yemekten içmekten kesildim.tarım bakanlıgı halt etmis.desteklemelerin tamamı elimize gecmiyor.inanıın her ay 300-400 tl içeri gidiyorum.satıp kurtulacam ama krediyi kurtarmıyor.baska satacak bir seyim yok.
işte böyle .... bey tek ümidimiz sizin gibi yazarlarımızın bunu dile getirmesi.size cok tesekküer ediyorum saygılar sunuyorum... bir süt üreticisi(ismini yazmadım.)

11 Kasım 2011 Cuma

Atatürk'ten İsmet Paşa'ya

Atatürk'ten İsmet Paşa'ya
"SEVGİLİ Paşam, Cumhuriyet'in ilk başbakanı olarak seni düşünüyorum. Dur, hiç itiraz etme. Niye seni seçtiğimi şimdi anlayacaksın. Bizi yine büyük bir savaş bekliyor. Durumumuzun bir bölümünü Cephe Komutanı ve Lozan Başdelegesi olarak elbette biliyorsun. Büyük devletlerin bu sefil duruma bakarak, kısa zamanda pes edeceğimizi sandıklarını Lozan dönüşü sen bize anlattın. Ben sana şimdi bildiğinden daha da acıklı olan genel durumu özetleyeceğim. Bize geri, borçlu, hastalıklı bir vatan miras kaldı. Yoksul bir köylü devletiyiz. Dört mevsim kullanılabilir karayollarımız yok denecek kadar az. 4.000 km. kadar demiryolu var. Bir metresi bile bizim değil. Üstelik yetersiz. Ülkenin kuzeyini güneyine, batısını doğusuna bağlamamız, vatanın bütünlüğünü sağlamamız şart. Denizciliğimiz acınacak durumda. Köylümüzü topraklandırmalı, ihtiyacı olan bir çift öküz ile bir saban vererek çiftçi yapmalıyız. Doğudaki aşiret, bey, ağa, şeyh düzeni Cumhuriyet'le de insanlıkla da bağdaşmaz. Bu durumu düzeltmeli, halkı kurtarmalıyız. Her yerde tefeciler halkı eziyor. Güya tarım ülkesiyiz ama ekmeklik unumuzun çoğunu dışarıdan getirtiyoruz. Sığır vebası hayvancılığımızı öldürüyor. Doktor sayımız 337, sağlık memuru 434, ebe sayısı 136. Pek az şehirde eczane var. Salgın hastalıklar insanlarımızı kırıyor. Üç milyon insanımız trahomlu. Sıtma, tifüs, verem, frengi, tifo salgın halinde. Bit ciddi sorun. Nüfusumuzun yarısı hasta. Bebek ölüm oranı % 60'ı geçiyor. Nüfusun % 80'i kırsal bölgede yaşıyor. Bunun önemli bölümü göçebe. Telefon, motor, makine yok. Sanayi ürünlerini dışarıdan alıyoruz. Kiremiti bile ithal ediyoruz. Elektrik yalnız İstanbul ve İzmir'in bazı semtlerinde var. Düşmanın yaktığı köy sayısı 830. Yanan bina sayısı 114.408. Ülkeyi neredeyse yeniden kurmamız gerekiyor. Yunanistan'dan gelen göçmen sayısı da 400 bini geçecek. İktisadi hayatımız da, eğitim durumumuz da içler acısı. İktisatçımız da çok az. Zorunlu okuma yaşındaki çocukların ancak dörtte birini okutabiliyoruz. Halkın eğitimi hiç çözülmemiş. Oysa Cumhuriyet'in insan malzemesini hazırlamalı, namus cephesini güçlendirmeliyiz. Kültür eserleri kaçırılmış, kaçırılmaya devam ediliyor. Raporlarda daha ayrıntılı, daha acı bilgiler var. Bunları Bakanlara ve parti yönetim kuruluna da ver. Genel durumu tam bilsinler. Bütçemiz, gelirimiz yetersiz. İktisadi çıkmazdan kurtulmak için geliştirdiğim bir düşüncem var. Bu düşünceyi günü gelince konuşuruz. Hedefimiz milli iktisat, bağımsızlığın sürekli olması için iktisadi bağımsızlık temel ilkemiz olmalı. Osmanlı bu gerçeği geç fark etti. Fark ettiği zaman çok geç kalmıştı. Cumhuriyet'e uygun bir anayasaya gerek var. Bu zor durumdan nasıl çıkılabileceğini gösteren ne bir örnek var önümüzde, ne de bir deney. Ama yılmamak, ucuz, geçici çarelerle yetinmemek, halkı kurtarmak için sorunları çözmek, kalkınmak, ilerlemek, milli egemenliğe dayalı, uygar ve özgür bir toplum oluşturmak, yüzyılımızın düzeyine yetişmek, kısacası çağdaşlaşmak, bu büyük ideali tam olarak başarmak zorundayız. Bu ana kadar bu ideali koruyarak geldik. Bundan sonra daha hızlı yürümek zorundayız. Bunun için gerekli yöntemi, yolu birlikte arayıp bulacağız. Yoksul ve esir ülkelere örnek olacağız. Kaderin bizim kuşağımıza yüklediği kutsal bir görev bu. Bu büyük görevin ağırlığını ve onurunu seninle paylaşmak istedim. Allah yardımcımız olsun!"

Tarih 30 Ekim 1923... Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa'yı Köşk'e davet eder. Ülkenin genel durumu hakkında hazırlattığı raporları İsmet Paşa'ya böyle sunar. Atatürk ve arkadaşlarının devraldıkları ülke işte böyle perişan durumdaydı. 10 Kasım'da parlak nutuklar atarak, bağlılıklarımızı bildirerek andığımız Atatürk'ün nasıl bir mucize yarattığının bilincinde miyiz? Bugün ona sahip çıkabiliyor muyuz? Yoksa sadece nutuk mu atıyoruz?